Sınavın altın anahtarı: okumak
Hepimiz öğrenci olduk. Ders çalışmak birçoğumuza o zamanlar külfet gelirdi. Şartların getirdiği zorunluluklarla sistemler hızla değişti. Bir sınav ülkesi olduk çıktık. İlkokulu bitiren öğrenciler, kendilerini dört yıllık yoğun bir TEOG karmaşası içinde buluyorlar. Önceden TEOG mu vardı peki? Hep bir sınav vardı, adı değişti zaman içinde LGS oldu, SBS oldu. Kısaca bir hesap yaparsak üç, dört yılda bir sınavın adı değişse de hep bir yarış içinde olmak zorunda çocuklarımız.
Ne yazık ki iyi bir liseye yerleşmek de yetmiyor. Tam derin bir nefes alacakken 11.sınıfla birlikte YGS, LYS maratonu başlıyor. Üniversite de sınav, bitirince işe girmek için yine sınavlar yığını.. Yani hayatımız bir sınav aslında.
Küçük yaşlardan itibaren bu sınavlara bilinçli bir şeklide hazırlanmak için ailelerin üstüne düşen tek şey: çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırmaktır. Okuyan çocuk sorgular, geniş bir kelime dağarcığına sahip olur, kendini en doğru şekilde ifade eder, öz disiplini gelişir, hayata farklı açılardan bakabilir. İlerleyen yaşlarda çocuklara matematik,tarih, fen derslerini öğretebilirsiniz ama bu alışkanlığı kazandıramazsınız. Okumayı seven çocuğun diğer derslerin mantığını anlaması da kolaylaşır üstelik. Çocuğunuzun kendi zevkleri doğrultusunda kitap okumasına izin verin. Okullarda zorunlu tutulan kitapların dışında bırakın neye ilgisi varsa onu seçip okusun. Sınavlarda başarısız olan çocuklar genelde bu alışkanlığı kazanamamış okumayı sevmeyen çocuklardır. Her gün teknolojik araçlara ayırdığımız vaktin bir kısmını kitaplara ayırmak hepimizin hayatında olumlu değişiklikler yaratacaktır. Denemeye var mısınız? Okuyun daha da önemlisi OKUTUN!
Buket Mamahar Açıkgöz
Türkçe Öğretmeni
Öğrenci ve Eğitim Koçu